- Çocukken hatırlıyor musun bi saatler vardı
+ Ne saati?
- Böyle dijital, ışıklı, müzikli de olurdu falan hatırlıyor musun o saatleri
+ Evet, evet
- Çocukken çok istedim o saatlerden almak. Babama dedim ki bunlardan istiyorum ben dedim. Herkeste vardı. Güneş'in saati konuşuyordu hatta yani. Babama dedim nolur bundan al bana baba dedim. Günler günler geçti. Sonra babam bi gün elinde bi kutuyla geldi. Dedi ki al Can. Bu nedir dedim çok şaşırdım açtım kutuyu bi baktım içinde aptal bi saat yatıyor. O kadar tarif etmiştim adama falan. Saat ama o saat değil yani anladın mı. Üzüldüm, üzüldüğümü belli edemedim, dedim ki babama çok sağ ol baba dedim çok teşekkür ederim dedim. Böyle gözlerim doldu. Gittim odaya, saati aldım elime salladım yere yatağa girdim yattım. Böyle sinirden ağlamaya başladım falan bi daha saat alamayacağım çünkü falan. Yattım, sinirli sinirli uyudum falan. Sonra gece yarısı kalktım su içmeye yani çişim geldi. Kalktım böyle tam gideceğim ışığı yakacağım, odanın köşesinden bi ışık geldi. Böyle ufacık böyle titriyor yani anladın mı pır pır ediyor bi ışık. Bu nedir dedim ya ama o kadar güçlü bi ışık ki. Gittim duvarın dibinde bi baktım saat. O attığım saat orada parlıyor. Meğer saat fosforluymuş, babam bana fosforlu saat almış. Ve fosforlu saat o kadar güzel bişey ki. Zeynep, sen de böylesin işte, karanlıkta parlıyosun ya.
İlgili Sahne